Bilgi teknolojileri ve geleceğin meslekler hakkında araştırma yapınız.,Yapay zeka gelecekteki iş hayatınızı nasıl etkileyebilir? Her öğrenci kendi bölümü açısından değerlendirsin.Büyük veri nedir? Hangi iş kollarını etkileyecek?
BİLGİ TEKNOLOJİSİ (BT) NEDİR ?
1- Aktüerya Uzmanı:
Aktüer ya da aktüerya uzmanı olarak bilinen bu meslek grubundaki kişiler, finansal açıdan risk değerlendirmesi yapan, buna bağlı çözüm yolları geliştiren ve geliştirdiği önerileri sunarak uzun vadede ortaya çıkabilecek neticeleri analiz eder. Bu değerlendirmeleri yaparken; ölüm, yaralanma, hastalanma, sakatlanma ya da emeklilik gibi durumların yanında hırsızlık, kazalar, deprem, sel ya da yangın gibi afetleri de içine alan bir risk değerlendirmesi yapar. Risk analizi sonucunda ise finansal kayıpları engelleme ya da en aza indirme yolunda bazı adımlar atılmasını sağlar.
2- Epidemiyolog:
Epidemiyologlar, içinde bulunulan toplumda ortaya çıkabilecek hastalıkların yanında, buna bağlı sağlık koşulları ve kazaların araştırma sürecini başından sonuna kadar yürüten kişilerdir. Çalışma esnasında olayın görülme sıklığı, yeri ve şekli gibi birçok kıstası kullanarak analiz yaparlar. Bu analiz sonucunda elde edilen bilgiler ışığında yeni önlemler alınmasına ve yol haritası oluşturulmasına katkı sunarlar
3- Mobil Uygulama ve Oyun Geliştiricisi:
Bu meslek grubunda yer alanları artık hayatımızda daha sık görüyoruz ama çok daha fazla göreceğimizi de söylemek mümkün. Mobil uygulama ya da oyun geliştirenler; alışverişten oyuna, güvenlikten bankacılık işlemlerine, sağlıktan müzik dinlemeye kadar birçok farklı alanda hizmet sağlarlar
.
4- Finansal Yönetici:
Finans yöneticiler, adı üstünde; finansal işlemlerin hazırlanması ve yönetilmesi süreçlerinde uzmandır. Bir şirket ya da kurumun finansal süreçlerini yöneten çalışanın, şirket açısından önemi büyüktür. Finans sektörünün gelecekte çok daha büyük bir hale geleceğini hesaba katarsak finansal yöneticilerin de aranan insanlar olacağını söyleyebiliriz.
5- Endüstriyel Veri Bilimci:
Endüstriyel anlamda verilerin toparlanması ve bu veriler ışığında analizler yapılmasını, üretim süreçlerinin daha doğru ve nitelikli yönetilmesini olanaklı kılan endüstriyel veri bilimciler; özellikle online alışverişin yükselmesi sebebiyle geleceğin popüler meslekleri içinde yer alacakla
6- Robot Koordinasyon Uzmanı:
Günümüzde, üretim süreçlerinde robotlar kullanılıyor ve robot kullanım oranı günden güne artıyor. Dolayısıyla robotlar, yepyeni mesleklerle tanışmamıza neden olacak. Geleceğin meslekleri arasında en popüler olacaklardan biri ise robot koordinasyon uzmanıdır. Bu uzmanlar, robotların onarımlarını ve bakımının yanında etkili çalışma prensiplerini gözden geçirirler. Böylece robotlara yepyeni beceriler kazandırılabilmektedir .
7- IoT Uzmanı:
Nesnelerin interneti olarak bilinen kavramdan haberiniz var mı? IoT olarak kısaltılan bu kavram, etrafımızdaki neredeyse bütün her şeyin internete bağlı olarak işlem görmesini ifade ediyor. Yani, akıllı binalarda yer alan klimalar, alarm sistemleri, güvenlik kameraları ve diğer birçok şey, nesnelerin interneti için başlangıç aşaması. Yakın gelecekte bütün elektronik aygıtları, uzaktan bile olsa internet bağlantısı sayesinde yönetebileceğiz. Dolayısıyla bu alanda çalışacak yetişmiş insanlara ihtiyaç olacak.
8- Veri Dedektifi:
Veri dedektifleri, nesnelerin interneti adı verilen teknolojiden ve internet ağlarından elde edilen bilgileri çözümleyerek ilgili kişi ya da kurumlara aktaracak. Çeşitli şirketler, doğru pazarı analiz edebilmek için bu teknolojiden yararlanıyor ve ürün ya da hizmet satışı için buna hatırı sayılır zaman ve para harcıyorlar. İşte veri dedektifliği sayesinde harcanan zaman ve parada tasarrufa gidilebileceğinden bu mesleği geleceğin meslekleri arasında yer alacağını söyleyebiliriz.
9- Veri Güvenliği Uzmanı:
Ebeveynler; hem kendilerini hem de çocuklarını internet ve teknolojinin beraberinde getirdiği istenmeyen sonuçlara karşı korumak için, gelecekte daha çok çaba sarf edecekler. Yakın gelecekte daha sık siber saldırı ifadesini duyacağımıza inanılıyor. Bu tip saldırılar için önleyici çalışmalar yapmak, önemli bilgileri gizlemek ya da gerekli görüldüğü koşullarda ortadan kaldırmak veri güvenliği uzmanlarının işi olacak
.10- Akıllı Şehir Uzmanı:
Akıllı evler kadar, akıllı şehirler de artık hayatımızın merkezine yerleşmek üzere. Gelecekte, şehirlerin, sayıları milyonları bulan sensörler (alıcılar) ile donatılması bekleniyor. Bu sensörler elektrik, internet, su, doğalgaz, atık gibi birçok işlem için kullanılacak. Dolayısıyla olası arızalarda görsel zeka yönünden şanslı olan akıllı şehir uzmanlarına büyük görev düşecek.
12- İklim (Hava Durumu Kontrol) Mühendisi:
Çeşitli faktörlere bağlı olarak meydana gelen iklim felaketleri; seller, kuraklıklar ve orman yangınları sebebiyle iklim bilimine olan ihtiyaç artıyor. Hava durumunu ve iklimleri inceleyen, buna bağlı çözüm yolları üreten iklim biliminin önemi bu tip felaketlerle iyice anlaşılmaya başlandı. Dolayısıyla hava durumu kontrol mühendisliği de yeni çağın en popüler meslekleri ya da bir başka deyişle geleceğin meslekleri arasında yerini çoktan aldı bile. Küresel ısınmanın olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak ya da hafifletmek için hava durumu kontrol mühendislerine tüm insanlığın ihtiyacı olacak
.Gelecekte Popüler Olacak Diğer Meslekler:
En çok para kazandıracak ya da popüler olacak mesleklerin hepsini net olarak saptayabilmek pek mümkün görünmüyor ancak, bazı meslek gruplarının bu alanda yükseleceğini net olarak ifade edebiliriz. Şimdi gelin, geleceğin popüler meslekleri olacağı düşünülen iş kollarına biraz daha göz atalım:
Genetik Uzmanı
Robot Mühendisi/Teknisyeni
3D Yazıcı Uzmanı/Mühendisi
Giyilebilir Teknoloji Tasarımcısı
Veri Analizi Uzmanı
Geriatri Uzmanı
Gerontoloji Uzmanı
Dijital Yol Denetleyicisi
Alternatif Enerji Mühendisi/Teknisyeni
Yazılım Geliştirici
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
Dijital İçerik Uzmanı
Bilgi Güvenliği Analisti
Biyomedikal Mühendisi
Dijital Rehabilitasyon Uzmanı
Blokchain Geliştiricisi
Drone Pilotu
Akıllı Bina Uzmanı
AR (Artırılmış Gerçeklik) Geliştiricisi
Kişisel Marka Danışmanı
Kentsel Tarım Uzmanı
Etik Uzmanı
VR (Sanal Gerçeklik) Geliştiricisi/Tasarımcısı
UX (Kulla nıcı Deneyimi) Tasarımcısı
Büyük veri (BigData) nedir?
Günümüzde bilgi toplumunun unsurlarını hayatın her alanında görmek mümkündür. Artık çoğu insanın cebinde bir akıllı telefon, çoğu insanın da, evinde bir bilgisayar ve tüm şirketlerin arka ofislerinde bilgi teknolojileri yönetimini yapan birimler bulunmaktadır.Ancak bilginin kendisi o kadar görünür değildir.Bununla birlikte bilgisayarların insan hayatına girmesinden ancak yarım asır sonra bilgi miktari anlamlı ve özel bir nitelik kazanacak şekilde toplanmaya başlamıştır.Günümüzde sadece bilgi miktari artmamış aynı zamanda bilgiye erişim hızı da artmıştır. Niceliksel değişiklik beraberinde niteliksel değişikliği de getirmiştir.Verinin manalı bir bütün oluşturacak şekilde toplanması ilk önce astronomi ve genetik alanında gerçekleşmiştir. Büyük veri kavramı da ilk olarak bu alanlarda kullanılmış daha sonra bu kavram her alan için kullanılmaya başlanmıştır.Büyük veri artık hayatımızın her alanında kendini göstermeye başlanmıştır. Örneğin; Ínternet arama motoru Google'dan hastalıkların teşhis ve tedavisi, İnternet üzerinden alışverişlere kadar her alanda büyük veri karşımıza çıkmaktadır.
Büyük veri; toplumsal medya paylaşımları, ağ günlükleri ,bloglar, fotoğraf, video, log dosyaları gibi değişik kaynaklardan toparlanan tüm verinin, anlamlı ve işlenebilir biçime dönüştürülmüş biçimine denir. Olageldiği gibi, ilişkisel veri tabanlarında tutulan yapısal verinin dışında kalan, son dönemlere dek çok da kullanılmayan, yapısal olmayan veri yığınıdır. Artık yıkılmış olan yaygın bilişimci inanışına göre, yapısal olmayan veri, değersizdi, ama büyük veri bize bir şey gösterdi o da günümüzdeki bilgi çöplüğü diye adlandırılan olgudan muazzam derecede önemli, kullanılabilir, yararlı yani çöplükten hazine çıkmasına neden olan yegane sistemdir.Büyük veri; web sunucularının logları, İnternet istatistikleri, sosyal medya yayınları, bloglar, mikrobloglar, iklim algılayıcıları ve benzer sensörlerden gelen bilgiler, GSM operatörlerinden elde edilen arama kayıtları gibi büyük sayıda bilgiden oluşuyor.
Büyük veri, doğru analiz metotları ile yorumlandığında şirketlerin stratejik kararlarını doğru bir biçimde almalarına, risklerini daha iyi yönetmelerine ve innovasyon yapmalarına imkân sağlayabiliyor.
Şirketlerin çoğu, halen konvansiyonel veri ambarı ve veri madenciliği yöntemleriyle elde ettikleri datalardan yola çıkarak, karar almaya devam ediyorlar. Ancak, tüketici eğilimlerini dinamik şekilde öngörebilmek, büyük veriyi analiz edebilmekten ve bu analizlere göre hareket edebilmekten geçiyor.Büyük veri, geleneksel veritabanı araçları ve algoritmaları ile işlemesi zor olan bu büyük verinin oluşturulması, saklanması, akışı, analiz edilmesi gibi birçok konuyu içeren bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Veriler klasik veritabanlarının kaldıramayacağı büyüklükte olduğu gibi verinin büyüme hızı da bir bilgisayar veya bir veri depolama ünitesini aşmaktadır. 2012 rakamları ile dünyada günlük 2.5 Kentirilyon byte veri üretilmektedir. Bu çapta büyük veriyi işleme, transfer etme gibi işlerin tümüne Büyük veri (Big Data) adı verilmektedir.
Günümüz veritabanları bu çapta büyüyen verileri tutmakta yeterli değildir. İlişkisel veritabanları gigabyte seviyesinde veri tutabilirken, büyük data ile petabyte seviyelerinde veriler saklayabiliriz. Ancak büyük data sadece yığın işleme(Batch) işlemleri için uygundur. Transactions gibi gelişmiş veritabanlarında kritik öneme sahip özellikler yoktur. Veritabanları okuma, yazma güncelleme gibi işlemleri transactionlar aracılığı ile yapabildiği için bu işlemler atomik olarak kabul edilir ve çeşitli kilitleme mekanizmaları ile verinin birden fazla işlem tarafından değiştirilerek tutarsızlaşması engellenir. Büyük veri bir kere yazılıp defalarca okuma işlemi yapıldığı duruımlarda kullanılması gerekir. Çünkü veriler birden fazla yerde paralel olarak işlenir.Bu büyüklükte veri RFID sensörlerinden, sosyal medyaya, hastanelere kadar birçok alanda üretilmektedir. DNA dizilişlerinin analizi, hava durumu sensörlerinden gelen veriler başta olmak üzere verileme işlemlerinin yapıldığı birçok alanda büyük veri bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapay zeka öğretmenliği nasıl etkileyecek?
Robot öğretmenlere hazır olun
Robot öğretmenler, yapay öğrenciler, çok hızlı performans değerlendirmesi, sınıf içinde engelsiz iletişim… Yapay zekâ eğitimde ezberleri bozuyor. Ancak yaratıcılığı geliştirmek, öğrenmeyi pekiştirmek için insan öğretmen şart
Tüm dünyanın ilgisini çeken bu konuyla ilgili Avrupa’nın köklü eğitim kurumlarından Le Rosey tarafından önceki gün, “Yapay Zekâ Dönemi ve İsviçre Eğitimi” konulu panel düzenlendi. Konuşmacılar arasında Goldsmiths University of London’dan yapay zekâ çalışmalarıyla öne çıkan profesör Mark Bishop, Le Rosey’den Phillippe Gudin, Swiss Learning’den Christophe X. Clivaz, Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cem Say, nörolog Prof. Dr. Sinan Canan, felsefeci Prof. Dr. Kenan Gürsoy ve Zilberman’dan müzisyen Dr. Selçuk Artut yer aldı. Panelin satır başları şöyle:
‘İnsan kapasitesine eşit’
- Prof. Mark Bishop (Goldsmiths University of London): Yapay zekâyı küçük laboratuvarlardan dünyaya çıkaran gelişmeler oldu. IBM’in geliştirdiği Deep Blue dünyanın en büyük satranç oyuncusu Kasparov’u yendi. Şu anda yapay zekânın sürücüsüz araçlar ortaya koyduğunu görüyoruz ve bunlar kaza yapmadan millerce gidebiliyor. Bütün bu gelişmeler akademisyenlerin çalışmalarını etkiliyor. Makinelerin daha etkili ve verimli olmaları için çalışıyoruz. Peki, yapay zekâ eğitimi nasıl etkileyecek?
İngiltere’de bağımsız bir think tank var. Yapay zekânın eğitimi etkileyeceği alanları 3 temel sınıfa ayırmış. Öğrenciyle, eğiticiyle ve sistemle ilgili uygulamalar. Hepsi şu fikre dayanıyor. Bir gün yapay zekâ sistemleri, insan kapasitesine eşit olacak.
‘Hata riski de var’
Bütün teknolojik çabalar, bilgisayarlar tarafından yapılacak. O aşamada öğretmenlik gibi entelektüel çabalar da yapay zekânın kurs vermesiyle ilişkilendirilecek. Eğer bu olursa 2045’te sanal öğretim asistanları olacak. Şu anda sahip olduğumuz en iyi öğretmenlerle onlar yarışacaklar.
Yapay zekâyı eğitimde nasıl kullanabiliriz? Tabii ki bu noktada belki geçmişte eğitim sisteminde zorlanan, engelli, iletişim sorunu olan kişiler bunun içine girecek. Burada girişte bahsedilen sistemlerden biri MOOCs isimli teknoloji. MOOCs, açık, online öğrenim toplulukları demek. İlk başarılı MOOCs’lardan biri makine öğreniminde gerçekleştirildi. 2011’de makine öğrenimiyle bütün dünyaya tanıtıldığında yüz binlerce öğrenci, buna kaydoldu. Şu anda kurslarımız dünyada birçok öğrenciye açık. Daha büyük topluluklara ulaşma yolumuzdan biri de bu.
Eğitim sistemini öğrenciye göre kişiselleştirebiliriz. Yapay zekâ ile çok erken bir dönemde çok yüksek bir toplulukta hangi öğrencilerin kursta sorun yaşayıp hangilerinin yaşamayacağı tahmin edilebiliyor. IBM’in Project Debater’ı sayesinde ortaya konulan sorunlar tartışılıyor. Bu sayede bir oylama yapılmış, daha önceden bilgisi olmadığı halde makineler dünyadaki en iyi tartışmacıları geride bırakabiliyor. Makinalar insan dilini, kültürünü ciddi şekilde anlamaya başladı. Yapay zekâ hiçbir insanın yapamayacağı hataları da yapıyor; elinde diş fırçası tutan bir bebeği gördüğünde bir erkek çocuğu beyzbol sopası tutuyor gibi algılıyor. Dolayısıyla her zaman eğitim sistemlerinde insan faktörüne ihtiyaç var.
‘Hızlı sonuç alınacak’
Phillippe Gudin (Le Rosey): Gelecekle ilgili bir şey bilmiyoruz. Peki, öğrencileri bilmediğimiz bir şeye nasıl hazırlayabiliriz? Öncelikle yapay zekâya baktığımızda harika bir aracı olacağa benziyor. Teknik gelişmeleri okulun kapısında bırakmak doğru mu? Robotları bu şekilde durdurabilmek bence mümkün değil. Biz o araçlardan faydalanmalıyız.
Yapay zekâ öğretmenleri nasıl olacak bilmiyorum. Şimdilik onlara robot öğretmen diyelim. Bu robotta matematik analiz zekâsı olacak. Her bir öğrencinin ne kadar hızlı öğrendiğini anlayabilecek. 5 dakikada öğrenci artık Pisagor’u tanımış olacak. Robota, anlamadım tekrarlar mısın denildiğinde robot herhangi bir öğretmenin aklındaki bütün olasılıkları anlatabilecek. Öğrenilen konular arasında bir bağlantı kurmak gerekiyor. Bu anlamda insan öğretmen tabii ki vazgeçilmez çünkü bağlantıları o kuracak. 10-20 yılda okulların geleceği nokta bu. Asıl sorun öğrencileri nasıl geliştireceğiz? Artık mümkün olduğunuzca kendiniz olun felsefesi kaçınılmaz. Yaratıcılığı ve adaptasyon kabiliyeti yüksek insanlara ihtiyacımız var. Bu insanlar anormal sorunlarla karşılaşacak. O yüzden bu duruma hazırlıklı insanlar gerekiyor. Yapmamız gereken çocuklarımızın yaratıcı, etik, hayal gücü yüksek ve sosyal olmalarını sağlamak.
‘Görüntüyü ve sesi tanıyor’
Prof. Dr. Cem Say (Boğaziçi Üniversitesi): Yapay öğrenme teknolojileri sayesinde bilgisayara bulmasını istediğimiz şeyin binlerce örneğini göstererek bilgiyi kendisinin çıkarsamasını başardık. Artık yapay zekâ sesi ve görüntüyü tanıyor. Öğrencilik işini yapay zekâya yaptırmaya çalışan bir proje yaptım. Yapay öğrencinin yanı sıra yapay öğretmen üzerine de düşündük. Öğrenci imal etmek, öğretmen imal etmekten zor. Öğrencilik konusunda yapay zekâ o kadar iyi değil. Aritmetikçi Lisan İşleyici (Ali) diye bir program yazmıştım. Ali’nin görevi ilkokul 3. sınıf Türkçe yazılmış matematik sorularını çözmekti. 20-25 soruyu çözebilecek kadar bilgiyi kodladım. Sonunda Ali, 20 soruyu çözebildi ama 21. soruyu çözmede takılıyordu.
Biz insanlar konuşurken, karşımızdakinin bildiğini varsaydığımız bir ansiklopedi dolusu bilgiyi kullanıyoruz. Ama bilgisayar bunu bilmiyor, tek tek o bilgilerin kodlanması lazım. Yavaş yavaş bunun üstesinden geliyoruz. Bilgisayarlar kendi kendilerine öğrenmeye başladı, insan önyargılarını da öğreniyor. Ali’nin bir benzerini Japonlar yapmış. Üniversite giriş sınavına hazırlanıp öğrencilerin yüzde 80’inden daha iyi skor alan robot yapmışlar. Onlar bir de kompozisyon yazdırıyorlar. Google, Wikipedia üzerinden buldukları uygun cümleleri art arda yapıştırıyor ve bu puanı alıyor. Her teknolojide olduğu gibi bunu da dikkatli kullanmamız gerekiyor.
‘Bugünkü meslekler 2030’da olmayacak’
Christophe X. Clivaz (Swiss Learning): Oxford’da yapılan bir çalışmaya göre bugünün işlerinin yüzde 47’si, 20 yıl içinde bilgisayarlar tarafından yapılacak. Sahip olduğumuz işlerin yüzde 85’i, 2030’a kadar ortadan kaybolacak. Bu gerçekliğe karşı ne yapmamız gerekiyor? Bir bilgisayar bir insandan sınıf içinde daha mı iyi yoksa değil mi? Bunu anlamak güç. 7 milyardan fazla dünya nüfusu var. Birlikte yaşamak bir gerçeklik. Ve eğitimin de deneyimlere bağlı olarak gelişmesi gerekiyor. Gençlere sadece sınıf içinde değil, dışarıda da etkileşim şansı vermeliyiz. Dil de çok önemli. Dil düşünme şeklini etkiliyor. Bütün dünyanın gerçekliğini kabul etme konusuyla da çok yakından ilişkili. Yeni nesil çocuklar için yapılması gereken şeyler var. Eğitimin becerilere dayandırılması gerekiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder